Donanım – Bilgisayar Kurdu http://bilgisayarkurtu.com Bu işler bizden sorulur! Tue, 27 Sep 2016 04:58:02 +0000 tr-TR hourly 1 BIOS (Basic Input/Output System; Temel Giriş/Çıkış Sistemi) Hakkında Detaylı Bilgi http://bilgisayarkurtu.com/bios-basic-inputoutput-system-temel-giriscikis-sistemi-hakkinda-detayli-bilgi-77056/ http://bilgisayarkurtu.com/bios-basic-inputoutput-system-temel-giriscikis-sistemi-hakkinda-detayli-bilgi-77056/#respond Mon, 10 Mar 2014 14:41:15 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=77056 Bios Nedir? Nasıl Çalışır? Özellikleri Nelerdir?

Bilgisayarlarımızı ilk açtığımızda bizi karşılayan bios nedir? ne iş yapar? nasıl çalışır? bütün  bu merakımızı gidermek için küçük bir araştırma yaptık.

BIOS, (Basic Input-Output System) (Temel Giriş-Çıkış Sistemi). EPROM adı verilen bir yonga üzerinde ROM Bellek (Read Only Memory, tr: Salt Okunur Bellek) biçiminde yer alan bir tür yazılımdır. Bilgisayar açıldığı anda işlemciye tüm diğer donanımları sırasıyla tanıtır. Donanımların temel iletişim protokollerini belirler. İşletim sisteminin başlangıç öğelerinin Herhangi bir sürücüden (H.d.d, CD-ROM vb.) yüklenmesini sağlar. İşletim sistemi çalışırken donanım ve işletim sistemi arasındaki ilişkileri düzenler.

 BIOS Nasıl Çalışır?

Basic Input Output System (temel giriş çıkış sistemi)ın kısaltması olarak okunan BIOS, işletim sistemiyle donanım arasındaki bütün bağımsız sürücü programlarını yönetir. Donanım üreticileri, sürücüleri her işletim sistemine özgü olarak verir. İşletim sistemleri farklı yapılardaki PC’lerde çalışabilir (Windows Mac’te, Mac Windows’ta), ancak farklı donanımları işletim sistemine tanıtan BIOS’dur. Bellekte çalışan bir arabirimdir ki, işletim sistemi ile donanım arasındaki, sürücüler toplamını içeren yazılımdır. Bir kısmı ROM denilen bellek çiplerine yüklüdür. Bios’un üç kaynağı vardır:

Anakarttaki ROM (read only memory: salt okunur bellek) çipi: klavye, disket sürücü, sabit sürücü, seri port ve paralel portların sürücüleri),

Adaptör kartındaki ROM,

Diskten yüklenen sürücüler.

Anakarttaki BIOS sistemi çalıştıran ilk sürücü yazılımıdır. BİOS bütün sürücüleri içermez, birçok ek kart takıldığında bunların içindeki ROM’un kodunu okuyarak işletim sistemi açılmadan önce sürücüyü yükler. BIOS’la CMOS (complementary metal oxide semiconductor) RAM karıştırılmamalıdır. (1) Anakart biosu bir çipte sabittir. CMOS RAM denilen ve pille çalışan ve anakartta ayrıca bulunan RTC/NVRAM (gerçek zamanlı saat/kalıcı bellek: REAL TİME CLOCK/NONVOLATİLE MEMORY) sayısal bir saat çipidir.

“BIOS setup”‘a girmek için PC’yi açtıktan sonra ekranda ilk görünen ve belleği saydıran ve BIOS bilgisini görüntüleyen ekrandayken F takımından bir tuşa basıldığında “BIOS setup”‘a girilir. Burada fabrika ayarları önceden kuruludur, bu ayarlar değiştirilirse, değişiklik CMOS RAM’a işlenir ve her açılışta bios bu bilgileri okuyarak açılışı yönlendirir. BIOS şu işlevlere sahiptir:

Bütün anakartlarda ROM BIOS yazılımı yüklü bir çip vardır, ilk açılışta POST (power on self test) ekrana gelir: işlemci, bellek, çip seti, video adaptörü, disk denetleyicileri, disk sürücüleri, klavye temel bileşenlerinin test edilmesidir. Sürücü yükleme hataları burada belli olur. Mesela MBR’de hata varsa, DISK BOOT FAILURE, açılış sektörünü bulamadım diye uyarır. BIOS Setup: Sistem ayarları ekranıdır. Açılış yükleyicisi: Disk sürücüleri okuyan ve geçerli bir ana açılış sektörüne bağlanan yükleyici. Bu sektörde işletim sisteminin temel dosyaları bulunur. İşletim sistemleri, açılış yükleyicisindeki temel dosyaları genellikle MBR’ye yazarlar. Linux’un açılış yükleyicisi olarak kullandığı programlardan GRUB, başka platformların açılış yükleyicisini de okutabilir. Salt okunurdur yani üzerine yazılamaz, ROM kalıcı belleği, güç kesilse bile silinmez, açılış yönergelerini depolar. Sıkça sanıldığı gibi ROM VE RAM zıt anlamlı değildir (2).Ekran sürücüleri diskten yüklenmez, ROM’dadır, çünkü PC açılırken sürücüler yüklenmemişse ekran görünmez, klavye çalışmaz ve hiçbir sisteme girilemez.

ROM çipleri dört çeşittir: ROM (salt okunur), PROM, (programlanabilir), EPROM (silinebilir), EEPROM (Flash ROM, elektrikle silinebilir). Son teknikte kullanılan Flash ROM’ların özelliği çipin karttan çıkarılmadan, hatta bilgisayar kasası açılmadan progamlanabilmesidir. Güncellenmiş ROM’un anakart üreticisinin sitesinden indirilerek yüklenmesi BIOS terfii için yeterlidir. AMI, Award, Phoenix gibi büyük bios üreticileri tanınmıştır ve birçok OEM bağımsız olarak kendi ROM’larını üretmektedir. (3).

Bios Yazılım Üreticileri

  1.  Phoenix Technologies
  2. Award Software (1998’de Phoenix bünyesine katılmıştır.)
  3. Insyde Software
  4. Micro Id research (MRBIOS)
  5. General Software
  6. Ami (American Megatrends)
  7. UEFI Bios

bilgisayarın yazılımlarını ve donanımlarını hazır hale getirir. Bu işleme booting denir. BIOS (Basic Input/Output System; Temel Giriş/Çıkış Sistemi), bilgisayarın ilk açılma işlevini yerine getiren yazılımdır. BIOS yazılımı bilgisayarda kuruludur ve bilgisayar açılırken bilgisayar tarafından işletilen ilk koddur(“önyükleme bellenimi- boot firmware”).BIOS’ un temel işlevi işletim sistemini yüklemek ve başlatmaktır; bilgisayarı diğer donanım ve yazılımların çalışmasına hazır hale getirmektir. Bilgisayar başlatıldığında BIOS’ un ilk işi klavye, hard disk, CD/DVD sürücüsü, fare gibi sistem aygıtlarını tanımlamak ve kullanıma hazırlamaktır.

BIOS yazılımı geçici olmayan ROM yongası üzerinde depolanır. Sistemin tamamlayıcı yonga setini oluşturan çeşitli aygıtların işleyişinin bilgisine sahip olması dahil olmak üzere, BIOS yazılımı söz konusu sistemin belirli tipi ile çalışması için özel olarak dizayn edilmiştir. Modern bilgisayar sistemlerinde, BIOS yonga içeriği BIOS yazılımının yükseltilmesine izin verecek şekilde yeniden yazılabilir.

Ayrıca bios kullanıcının anakart ile ilgili sıkıntılarını ya da isteklerini giderebileceği merkez olarak tanımlanabilir. Örneğin bilgisayarınızı istediğiniz bir zamanda açtırmak, cpu sıcaklığını kontrol etmek, anakart üzerinde bulunan onboard olarak isimlendirilen birimlerin kapatılması ya da aktifleştirilmesi vb. işlemlerin yapılması için kullanıcılara esneklik kazandıran bir yönetim birimidir ve her zaman yeni teknolojiler karşısında güncellenebilir. Tabi gerekli donanımın olması ya da anakartın bu işlemleri desteklemesi gerekir. Örnek vermek gerekirse anakartınız maximum 1 GB ram’i desteklemekte ama siz daha fazla bellek eklemek istiyorsunuz. Bunun tek çözümü anakartınızın sitesinden indireceğiniz küçük dosyaları disketlere aktarmak ve cihazınızı floppy’den boot edip yüklemeyi gerçekleştirmek yükleme sırasında notlarına göz atarsanız yükleme sonucunda neler kazanabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Ancak unutmayın bu işlem son derece ciddi bir işlemdir. İşlemin herhangi bir nedenden dolayı yarıda kesilmesi (elektrik kesilmesi, disket okumaması vb.) durumunda güncelleştirme yarıda kesilecek ve var olan sistem zarar görecektir ve anakartınız bir daha açılmayacaktır. Bu yüzden mutlaka UPS(kesintisiz güç kaynağı) kullanılması gerekir. Bilgisayarın ana ayarı gibi düşünelim.

 

BIOS aynı zamanda kullanıcı arabirimine (kısace UI-user interface) de sahiptir. Genellikle bu, bilgisayar başlatıldığında klavyedeki belli bir tuşa basılarak erişilen bir menü sistemidir. BIOS kullanıcı arabiriminde kullanıcı:

Hardware’i yapılandırabilir.

Sistem saatini ayarlayabilir.

Sistem bileşenlerini etkinleştirebilir ya da devre dışı bırakabilir.

Hangi cihazların potansiyel önyükleme aygıtı olarak seçilebilir olduğunu seçebilir.

BIOS Ayarları Nasıl Yapılır?

BIOS ayarlarını yapabilmemiz için bilgisayarımız açılırken BIOS SETUP ‘a girebilmeniz için bir klavye kombinasyonu ekrana gelir. Bu genelde “DEL veya F2” tuşları olur. Ekrana gelen mesaj ekrandan silinmeden belirtilen tuşlara basılmalıdır (Eğer kaçırırsanız bilgisayarı tekrar başlatmanız gerekmektedir).

BIOS yazılımının anakartınızın özelliklerine göre değiştiğini unutmamanız gerekir. BIOS SETUP ana menüsü her bilgisayarda aynı olmaz ama içerikleri aynıdır..

BIOS SETUP ‘ a ilk girdiğimizde ana menü ile karşılaşacaksınız. Klavyedeki ok tuşları ile bu menü seçenekleri arasında dolaşabilirsiniz. ENTER tuşu ile ana menüdeki başlıkların içerisine girebilirsiniz.

 İkincil BIOS Nedir? Ne İşe Yarar?

sistem bios’u güncellemesi sırasında oluşabilecek elektrik kesintisi veya elektrik dalgalanmasının haricinde Win.Cih virüsü gibi bios’u bozabilecek normal şartlarda sistemi açılmaz haline gelmesi ile sonuçlanacaktır. bu ve buna benzer sorunları ortadan kaldırmak için geliştirilen Yazılımlara İkincil BIOS uygulamaları denir.

İkincil BIOS uygulamaları

1- Dual BIOS

1999 yılında GIGABYTE Dual BIOS technology adıyla duyurulan 2. bios yedek bios üzerinden bozulan biosun tekrar programlanmasına olanak sağlar.

eksi yönü bios chipleri anakart üzerine lehimli oluşudur

2- Safe BIOS

MSI anakart firması tarafından geliştirilen bios teknolojisidir. tek bir bios üzerinde bios kendini 2 farklı alanda kayıtlıdır. bir çok otorite tarafından bu durumun %100 güvenilir olmayacağı ima edilmiştir.

3- Twin BIOS

GIGABYTE Dual BIOS technology sine göre tek artısı çıkartılabilir lehimsiz bios çipi şeklinde olması son kullanıcılar açısından posta siparişi ile tamir edilebilir oluşu sayesinden dikkat çekmiştir.

BIOS Hız Aşırtırma

Bazı Bios çipleri hız aşırtırmaya (overcloking) imkan tanır. Hız aşırtırma Bios’un üretim kapasitesini zorlaması demektir. Hız aştırma işlemi uzun vadede bileşen ömrüne zarar verebilir. Ayrıca aşırı ısınma ve kendini yok etme gibi sonuçlar doğurabilir.

 

BIOS Terminoloji

İlk olarak CP/M işletim sisteminde, booting sürecinde CP/M yüklenirken hardware (CP/M makinaları genellikle ROM’larında basit bir boot loader’a sahiptir.) ile doğrudan bağlantı kuran bölüm olarak görüldü. Çoğu DOS versiyonu “IBMBIO.COM” ya da “IO.SYS” adı verilen CP/M BIOSa analog olarak bağlı dosyalara sahiptir.

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/bios-basic-inputoutput-system-temel-giriscikis-sistemi-hakkinda-detayli-bilgi-77056/feed/ 0
CPU (Merkezi İşlem Birimi) Hakkında Detaylı Bilgi http://bilgisayarkurtu.com/cpu-merkezi-islem-birimi-hakkinda-detayli-bilgi-77052/ http://bilgisayarkurtu.com/cpu-merkezi-islem-birimi-hakkinda-detayli-bilgi-77052/#respond Mon, 10 Mar 2014 14:16:55 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=77052  CPU Nedir? Ne İşe Yarar? Hakkında Bilgi

Bilgisayarlarımızın Anakart üzerinde bulunan en değerli parçası ve bilgisayarlarımızın beyni olan cpu hakkında merak ettiğiniz herşeyi bu yazımızda bulabilirsiniz.

Merkezi işlem birimi (MİB veya CPU) bir bilgisayarın en önemli parçasıdır. Çalıştırılmakta olan yazılımın içinde bulunan komutları işler. İşlemci terimi genelde MİB için kullanılır. Mikroişlemci ise tek bir yonga içine yerleştirilmiş bir MİB’dir. Genelde, günümüzde MİB’ler mikroişlemci şeklindedir.

Merkezi işlem birimi (MİB) [ing. Central Process Unit (CPU)], veya basitçe işlemci, dijital bilgisayarların veri işleyen ve yazılım komutlarını gerçekleştiren bölümüdür. İşlemciler, ana depolama ve giriş/çıkış işlemleri ile birlikte bilgisayarların en gerekli parçaları arasında yer alır. Mikroişlemciler ise tek bir yonga içine yerleştirilirmiş bir merkezi işlem birimidir. 1970’lerin ortasından itibaren gelişen mikroişlemciler ve bunların kullanımı, günümüzde MİB teriminin genel olarak mikroişlemciler yerine de kullanılması sonucunu doğurmuştur.

Merkezi işlem birimi aritmetik ve mantıksal işlem yapma yeteneğine sahiptir. Giriş ve çıkış birimleri arasında verilen yazılım ile uygun çalışmayı sağlar. MİB makine dili denilen düşük seviyeli kodlama sistemi ile çalışır; bu kodlama sistemi bilgisayarın algılayabileceği işlem kodlarından oluşur. Bir mikroişlemcinin algılayabileceği kodların tamamına o işlemcinin komut kümesi denir.

Merkezi işlem birimi aritmetik ve mantıksal işlemleri Aritmetik Mantık Birimi (AMB) aracılığıyla yapar. Bunun dışında virgüllü sayılarla daha rahat hesap yapabilmesi için bir Kayan Nokta işlem birimi (FPU) vardır. Mikroişlemcinin içerisinde bulunan küçük veri saklama alanlarına yazmaç denir.

İlk Merkezi İşlem Birimler’i (MİB) daha büyük, bazen türünün tek örneği bilgisayarlar için özel olarak tasarlanmışlardı. Ancak, belirli bir uygulama için özel MİB tasarımının pahalı olması, bir veya birçok amaç için yapılan kitlesel olarak üretilmiş işlemcilerin gelişmesine yol açtı. Bu standartlaşma eğilimi ayrık transistörlü ana sistemler ve mini bilgisayarlar döneminde başladı ve entegre devrelerin (ED) popülerleşmesiyle giderek hız kazandı. ED giderek daha karmaşık ve nanometre ile ölçülebilecek MİB’lerin tasarlanmasına ve üretilmesine olanak verdi. MİBler’in küçülmesi ve standartlaşması, modern hayatta dijital cihazların varlığını ilk bilgisayar örneklerinin sınırlı uygulamalarının çok ötesinde arttırdı. Modern mikroişlemciler otomobillerden, cep telefonlarına ve oyuncaklara, her yerde görünmeye başladı..

 

CPU Tarihçesi

İlk işlemciler belli işlemler için özel üretilen ve büyük olan parçalardı. Daha sonraları ise maliyeti çok yüksek olan bu üretim şeklinin yerini, gelişen teknoloji ile daha ufak olan ve tek işlev yerine çok işleve sahip olan üretimler almıştır. Bu dönemin başlaması, transistörlerin ve minibilgisayarların ortaya çıkışına dayanmaktadır ve tümleşik devrelerin yayılmasıyla da hız kazanmıştır. Tümleşik devreler, işlemcilerin daha kompleks olarak tasarlanabilmesine ve bunların çok az yer kaplayacak şekilde (milimetreler cinsinden) üretilmesine olanak sağlamıştır. Bu sayede işlemciler modern hayatta birçok yerde kullanılmaya başlanmıştır (otomobiller, cep telefonları vs.).

Günümüz işlemcilerine benzerliklerin başlamasından önce, ENIAC ve benzeri bilgisayarların belli işleri gerçekleştirebilmesi için bağlantılarının fiziksel olarak değiştirilmesi gerekiyordu. MİB kelimesi genel olarak yazılım (bilgisayar programı) uygulama aracı olarak tanımlandığından, gerçek anlamda MİB’lerin oluşumu kayıtlı-program bilgisayarların gelişmiyle ortaya çıkmıştır.

Kayıtlı-program bilgisayar fikri ENIAC tasarımı esnasında mevcut olmasına rağmen, bu fikir makinanın erken bitirilebilmesi için rafa kaldırılmıştı. 30 Haziran 1945’te, ENIAC henüz tamamlanmadan, matematikçi John von Neumann EDVAC proje raporunun ilk taslağını yayımladı. Bu taslakta kayıtlı-program bilgisayarının ancak Ağustos 1949’da tamamlanabileceği gösteriliyordu. EDVAC, belli sayıda operasyonları gerçekleştirecek şekilde tasarlanmıştı. EDVAC için yazılan programlar, kabloların fiziksel olarak değiştirilmeyi gerektiren bir ortamda değil, hızlı bir bilgisayar belleğinde kayıtlı tutuluyordu. Bu özelliğiyle de ENIAC’ın kısıtlamalarının üstesinden gelip, zamandan ve zahmet açısından tasarruf sağlıyordu. Her ne kadar von Neumann kayıtlı-program bilgisayar fikrini ortaya koyan kişi olarak gösterilse de ondan önce de (örneğin Konrad Zuse’nin) benzer fikirler vardı. Ayriyetten, EDVAC’tan önce tamamlanan Harvard Mak I’nın Harvard mimarisi, elektronik bellek yerine delikli kâğıt şerit kullanarak kayıtlı-program dizaynı gerçekleştirmişti. Günümüzde ise modern MİB’lEr temel olarak von Neumann tasarımı olsa da, Harvard mimarisinden de özellikler göze çarpmaktadır.

Dijital aygıt olmalarından ötürü, tüm MİB’ler ayrık durumlarla ilgilenirler; bu yüzden durumları ayırt edebilmek için bir çeşit geçiş unsuruna ihtiyaçları vardır. Transistörlerin kabulünden önce, elektriksel röleler ve vakum tüpleri bu amaç için kullanılırlardı. Bunların her ne kadar hız avantajı olsa da, tamamen mekanik dizayn olduklarından değişik sebeplerden dolayı güvenilir değillerdi. Örneğin, doğru akım ardışık mantık devrelerinin rölelerden dışarı kurulması, kontak sekmesi problemiyle başedebilmek için fazladan donanım gerektiriyordu. Vakum tüpleri kontak sekmesi sorunu yaşamazken, bunlar, tamamiyle çalışır hale gelebilmek için ısınma gerektiriyordu, ve işler durumdan da hep birlikte çıkmaları gerekiyordu. Genelde, tüplerden biri başarısız olduğunda, bozulan parçanın tespit edilmesi için MİB’in teşhis edilmesi gerekmekteydi. Bu yüzden vakum tüplü bilgisayarlar daha hızlı olmasına rağmen röle bazlı bilgisayarlardan daha az güvenilirdi. Tüp bilgisayarlarında (EDVAC) arızalanma 8 saatte bir olurken, röle bilgisayarlarında (Harvard Mark I) daha nadir rastlanıyordu. Sonuç olarak ise tüp bazlı MİB’ler hız avantajının arızalanma sorunundan daha ağır basmasından dolayı daha yaygın hale geldiler. Bu eski senkron MİB çeşitleri, günümüzle kıyaslandığında, oldukça düşük saat frekanslarında çalışmaktaydılar. Kuruldukları geçiş aygıtlarının hızlarıyla kısıtlandıklarından, o zamanlar için 100 kHz ile 4 MHz arasında değişen saat sinyal frekans değerleri oldukça yaygındı.

Ayrık Transistör

Çeşitli teknolojilerin daha küçük ve daha güvenilir elektronik aygıtlar üretmeye başlamasıyla MİB tasarımlarının kompleks yapıları da artış gösterdi. Bu yoldaki ilk gelişme transistörlerin gelişiyle başladı. 1950’ler ve 1960’lar da MİB’lerın transistörlere geçişi ile vakum tübü ve elektriksel röle gibi güvensiz ve kırılgan geçiş elemenları artık kullanılmaz hale gelmişti. Bu gelişim sayesinde de, üzerinde ayrık bileşenler bulunan bir veya birden çok baskı devre kartlarına daha kompleks ve daha güvenilir MİB’ler yerleştirildi.

Bu dönemde, oldukça küçük alanlara fazla sayıda transistör yerleştirebilme metodu popülerlik kazandı. Tümleşik devre (IC) sayesinde, büyük sayıda transistörler, yarı iletken tabanlı kalıplar veya çip denilen birimlerin üzerinde üretilebilindi. İlk başlarda, NOR kapıları gibi sadece belli basit dijital devre tipleri tümleşik devreler üzerine minyatürleştirildi. MİB’lerın bu inşa bloğu olan tümleşik devrelere kurulması durumuna “küçük-ölçekli tümleşme” (SSI) denir. SSI tümleşik devreler, Apollo güdüm bilgisayarında (Apollo guidance computer) kullanılanlar gibi, transistör sayısı açısından onun katları biçimindeydi. Mikro elektronik teknolojisi geliştikçe, tümleşik devre üzerindeki transistör sayılarıda artış gösterdi, ve bu sayede bir MİB’i tamamlamak için gereken bağımsız parça sayısını azaltılmış oldu. Orta ve büyük-ölçekli (MSI ve LSI) tümleşik devreler sayesinde, barındırılan transistör sayıları yüzler ve onbinler seviyesine kadar arttı.

1964 senesinde IBM, birkaç seri bilgisayarda kullanılan ve aynı programları değişik hız ve performans değerleriyle yürütebilen System/360 adlı bilgisayar mimarisini tanıttı. O dönemde çoğu elektronik bilgisayar, aynı üreticiden çıkmış olsa bile bir diğeriyle uyumsuzluk sorunu yaşarken bu gelişim oldukça önemli bir yer tutmuştu. Bu gelişimi kolaylaştırmak için, IBM mikroprogram (veya mikrokod) konseptini kullanmaya başladı, ki bu konsept modern MİB’lerın çoğunda hala geniş bir biçimde kullanılmaktadır (Amdahl et al. 1964). System/360 mimarisinin popülerliği, onu birkaç onyıl boyunca anaçatı bilgisayar pazarını ele geçirmesini, ve IBM zSeries gibi benzer modern bilgisayarlarda kullanılır hale getircek bir efsane olmasını sağladı. Aynı yılda (1964), Digital Equipment Corporation (DEC), bilimsel ve araştırma pazarlarını hedef seçmiş bir başka bilgisayar olan PDP-8’i piyasaya sürdü. Daha sonları ise DEC, SSI tümleşik devrelere kurulmuş olan ancak sonunda LSI bileşenlerin pratikleşmesiyle bunlarla gerçekleştirilmiş ve oldukça popüler olan PDP-11’i piyasaya sunacaktı. SSI ve MSI öncelleriyle sahip olduğu fark ile, PDP-11’in ilk LSI gerçekleştirilmesi, 4 LSI tümleşik devreden oluşan bir MİB’e sahipti (Digital Equipment Corporation 1975).

Transistör bazlı bilgisayarların, öncellerine kıyasla fazla sayıda ve belirgin avantajları vardı. Yüksek güvenilirlik ve az güç tüketiminin yanı sıra, transistörler sayesinde MİB çalışma hızları transistörlerin sahip olduğu düşük geçiş süreleri sayesinde oldukça artış gösterdi. Bu dönemde, yüksek güvenilirlik ve geçiş süresinde ki belirgin hız artışı sayesinde, MİB’lerin saat hızlarında MHz’in on katları seviyesine erişildi. Ek olarak, ayrık transistör ve tümleşik devre MİB’leri sık kullanımda iken, SIMD (Tek Komut Çoklu Data) vektör işelmcileri gibi yeni yüksek performans tasarımlar ortaya çıkmaya başladı. Başlarda deneysel tasarım olan bu sistemler, daha sonraları ise Cray Inc. gibi firmalar tarafından üretilmiş, uzmanlaşmış süper bilgisayarların çağına adım atılmasını sağlayacaktı.

Mikroişlemciler

Mikroişlemcilerin 1970 lerde ortaya çıkması, MİB tasarımlarını ve kullanımını oldukça etkiledi. İlk mikroişlemci olan Intel 4004 ün çıkması (1970) ve yine ilk geniş çaplı kullanım sağlayan mikroişlemci olan Intel 8080 (1974) ile bu tip Cpu’lar, merkez işlem birimini yürütme metodlarını tamamiyle ele geçirmiş oldu. O zaman ki tüm üreticiler, bilgisayar mimarilerini geliştirebilmek için tümleşik devre geliştirme programları yayınladılar. Bunun sonucunda da eski yazılım ve donanımlarıyla geri-uyumlu olan komut set uyumlu mikroişlemciler ürettiler. Günümüzün kişisel bilgisayarlarının başarısıyla birleşince de MİB kelimesi genel olarak mikroişlemciler için de kullanılmaya başlandı.

Önceki nesil MİB’ler ayrık parçalarlardan ve pek çok küçük tümleşik devrelerin bir veya birden çok devre kartlarında bulunmasıyla gerçekleştiriliyordu. Mikroişlemciler ise, MİB’lerin çok az sayıda (genellikle bir) tümleşik devre üzerinde üretiminden oluşuyordu. MİB’lerin tek kalıp üzerinde üretilmesinin getirdiği bu boyut açısından bu küçülme, parasitik sığalık geçitlerinin azalması gibi fiziksel faktörler sebebiyle daha hızlı geçiş sürelerinin olmasına olanak sağladı. Bu sayedede senkron mikroişlemcilerin 10 MHz civarlarında olan saat hızları GHz seviyelerine taşındı. Ayrıca, olabildiğince ufak transistörlerin tümleşik devrelere yerleştirilebilmedeki artış, tek bir MİB’de sahip olunan transistör sayısını ve karmaşıklığı da artırdı. Bu geniş gözlem, Moore Kuralı ile tanımlanmıştır ve bu kuralın MİB’deki kompleks yapının zamana bağlı olarak artışının oldukça keskin bir tahminini yapabildiği ispatlanmıştır.

Her ne kadar MİB’in karmaşıklığı, ebatları, tasarımı ve genel şekli fazlasıyla değişmiş olsa da temel yapısının ve fonksiyonunun değişmediği görülmektedir. Günümüzde yaklaşık her MİB von Neumann kayıtlı-program makineleri olarak adlandırılabilir.

Moore Kuralı geçerli olmaya devam ettiğinden, tümleşik devre transistör teknolojilerinin sahip olabileceği limitleri hakkında endişeler ortaya çıkmaya başladı. Olabildiğince minyatürleme sonucu ortaya çıkakabilecek elektron göçü ve eşikaltı voltajı durumları önemsenecek boyutlara gelmeye başladı. Bu tip endişeler, araştırmacıları yeni metodlar aramaya (quantum bilgisayarı, paralelliğin kullanımının gelişimi) yöneltti.

MİB İşletimi

 

Çoğu MİB’nin temel işlemi, aldıkları fiziksel formdan bağımsız olarak, kayıtlı komut serilerisi dediğimiz programları yürütmektir.. Program, bilgisayar belleğinde saklanan seri sayılar ile gösterilir. Genel olarak von Neumann MİB’leri işlemi 4 adımda gerçekleştirirler: Getirme (fetch), kodçözücü (decode), yürütme(execute) ve geri yazma(writeback).

Getirme evresi (fetch)

Bu evre, program belleğinden komutu almayı içerir. Program belleğindeki yer, programın o andaki yerini bir sayıyla tutan program sayıcı tarafından belirlenir. Başka bir deyişle, program sayıcı, Cpu’nun o andaki programın hangi kısmında olduğunun yerini tutmaktadır. Bir komut alındıktan sonra PC( program sayıcı) , alınan komutun boyunun bellek birim cinsinden değeri kadar artırılır. Bazen getirilmesi gereken komut hızca daha yavaş bir bellekten alınır, böylece Cpu’nun komutun geri dönmesini beklerken zaman kazanması sağlanır. Bu konu modern işlemcilerde bellekler ve boruhattı mimarilerinde geniş olarak incelenmektedir.

Kod çözme (decode)

Cpu’nun bellekten getirdiği komut, Cpu’nun ne yapacağını belirlemede kullanılır. İşte bu kodçözme evresinde, komut Cpu’daki önem oranına göre parçalara ayrılır. Sayısal kodun değerinin yorumlanması, Cpu’nun komut set mimarisi (Instruction Set Architecture) ile tanımlanır. Genelde, komuttaki sayiların bir grubu, işlem kodu, hangi işlevin gerçekleştirmesi gerektiğini gösterir. Geri kalan kısımdaki sayılar komut için gerekli bilgileri sağlarlar (örneğin bir toplam işlemi için gereken işlenen değerler). Bu tip işlenenler sabit bir sayı olarak verilebileceği gibi, bazende bir değeri gösterecek yer olarak (yazmaç veya bellek adresi) olarak verilebilir. Eski tasarımlarda, Cpu’nun komut çözme işinde sahip olduğu kısımlar değiştirilemez donanımsal parçalardı. Ancak Cpu’ların ve ISA’ların gelişmesiyle, kodun çözümünde ve gerekli ayarların yapılmasında Cpu’ya yardımcı olan mikro programlar kullanılmaya başlandı. Bu mikro programlar, Cpu’nun kod çözme şeklini üretiminden sonra da değiştirebilmek için, bazı durumlarda tekrar yazılabilir olurlardı.

Yürütme (execute)

Bu evrede, istenen işin gerçekleşebilmesi için Cpu’nun birçok kısmı bağlı haldedir. Örneğin, bir toplama işlemi istendiğinde, aritmek ve mantık birimi (Arithmetic Logic Unit) bir kısım giriş ve çıkışlara bağlı olacaktır. Girişler toplamada kullanılacak sayıları içerirken, çıkışlar ise sonuc değerini tutacaktır. ALU, girişlerde basit aritmetik ve mantık işlemlerini gerçekleştirecek devre yapılarına sahiptir. Eğer toplama işlemi Cpu’nun gerçekleştirebileceğinden çok büyük sonuçlar üretiyorsa, bayrak yazmaçlarında ki aritkemik taşma bayrağı kullanılacaktır.

Geri yazma (writeback)

Basitçe yürütme evresindeki sonucu bir bellek üzerine geri yazma evresidir. Çoğu zaman sonuçlar Cpu’nun iç yazmaçlarına, daha sonraki komutlarda kullanımı hızlı olabilsin amacıyla, yazılır. Diğer durumlarda ise sonuçlar daha yavaş ancak daha ucuz ve büyük ana belleklere yazılır. Bazı komut tipleri program sayacını direk sonuç üretmeden sadece işlerler. Bunlara genellikle atlama (jumps) denir ve döngü, durumsal program yürütme ve program fonksiyonları gibi davranırlar. Bazı komutlar ise bayrak yazmaçlarının durum değerlerini değiştirme amaçlı olurlar. Bu bayraklar, işlemlerin sonucunu gösterdiğinden, programın çalışma şeklini etkilemek amaçlı kullanılabilirler. Örneğin, “karşılaştırma” komutunun bir çeşiti, iki değeri kıyaslar ve bayrak yazmaçlarına hangisinin büyük olduğuna dair bir sayı atar. Bu bayrak daha sonra program akışı acısından başka bir komuta atlama amaçlı kullanılabilr.

Yürütme ve geri yazma evresinden sonra, tüm işlemler tekrarlanır. Bir sonraki komut program sayacının onceden artırılması sebebiyle getirme evresiyle başlatılır. Eğer önceden tamamlanan komut bir atlama ise, program sayacı bir sonraki adresi gösterecek şekilde tekrar ayarlanır ve yürütme ona göre yapılır. Burda bahsettiğimiz Cpu’lardan daha gelişmiş olanlarında, birden çok komut aynı anda getirilebilir, kod çözme everisine girebilir ve yürütülebilir. Bu kısım genel olarak klasik RISC Boru hattı başlığında incelenen konuları anlatmaktadır, ki birçok elektronik aygıtta (mikro denetleyici) bu basit Cpu kullanılmaktadır.

Kontrol birimi olan MİB, içinde elektirik sinyalini direk bilgisayar sistemine taşınmasını ve kaydedilmesini sağlayan bir döngü sistemine sahiptir. Kontrol ünitesi program direktiflerin çalıştırmaz, bunun yerine sistemin diğer parçalarını bunu yapması için yönetir. Kontrol ünitesi hem aritmetik/logic ünitesi hemde hafıza ile iletişim kurmalıdır.

Tasarım ve Uygulama

 

Tam Sayı Aralığı

Cpu’nun sayıları gösterme şekli bir dizayn tercihidir ve aygıtın çalışma biçimini etkiler. İlk dijital bilgisayarların bazıları, iç yapılarında sayıları göstermek için ondalık sayı sisteminin elektriksel modelini kullanmışlardır. Bunların dışında ki birkaç model ise üçlü sayı sistemini kullanmıştır. Günümüz Cpu’larının hemen hemen hepsi ise ikili formu kullanmaktadır. Bu formda her basamak iki değerli bir fiziksel niceliği, örneğin yüksek(High) veya düşük(Low) voltaj, gösterir.

Sayıların gösterim şekli, Cpu’nun gösterebileceği sayilarin büyüklüğü ve doğruluğu ile ilişkilidir. İkili sayı kullanan bir Cpu’da, Cpu’nun ilgilendiği sayilardaki tek bir yerin adına bit denmektedir. Cpu’nun sayilari göstermek için kullandığı bit sayisina genelde kelime uzunluğu, bit genişliği, veri yolu genişliği veya tamamen tam sayılarla ilgileniliyorsa tam sayi keskinliği denir. Bu sayi (bit sayisi) mimariler arasında farklılık gösterdiği gibi aynı zamanda da aynı Cpu’nun farklı bölümlerinde de bu farklılığı gösterir. Örneğin 8-bit bir Cpu, 28 veya 256 ayrı sayı aralığıyla ilgilenmektedir. Bu tamsayı büyüklüğü, bir Cpu’nun yazılım çalıştırırken kullanılabilecek tam sayı aralığını belirlemede bir donanımsal kısıtlama olarak iş yapmış olur.

Tam sayı aralığı, Cpu’nun adres belirlerken bellekte kullanabileceği yer sayısını da doğrudan etkileyebilir. Örneğin, eğer bir Cpu bellek adresini gösterirken 32 bit kullanıyorsa, ve her bellek adresi bir sekizli(8 bit) ile gösteriliyorsa, bu durumda Cpu’nun erişebileceği maksimum adres değeri 232 sekizlisi veya 4 GiB dir. Bu akış açısı Cpu “Adres Uzayı”‘na oldukça basit bir bakış açısıdır ve birçok dizayn daha kompleks adres metodlarını (örneğin sayfalama) kullanarak tam sayı aralığının izin verdiğinden daha çok belleğe erişmeyi başarmaktadır.

Daha yüksek seviye aralıklar, ek basamaklarla ilgilenebilmek için daha çok yapıya ihtiyaç duyar ve bu sebeble daha fazla karmaşıklık, ebat, yüksek güç tüketimi ve maliyet durumları oluşur. Bu sebepten günümüzde yüksek aralığa sahip (16, 32, 64 ve 128) Cpu’lar mevcutken, 4-bit veya 8-bit mikro denetleyicilerin kullanılması oldukça yaygındır. Daha basit mikro denetleyiciler daha ucuz, daha az güç kullanan ve bu sebeple daha az ısınan yapılardır ve bu özellikler, tasarım esnasında seçilmeleri için oldukça yeterli rol oynarlar. Ancak bazı üst-uç uygulamalarda, ekstra aralığın getirdiği kazanç diğer etkenlerden daha büyük rol oynamaktadır. Her iki durumdan da, düşük ve yüksek bit uzunluklarından, kazanç elde etmek için birçok Cpu farklı bölümleri için farklı bit genişlikleriyle tasarlanmaktadır. Örneğin, IBM System/370 Cpu’su asıl olarak 32 bit kullanırken, gezer noktası (floating point) içerisinde 128-bit keskinlik kullanarak daha net ve daha geniş gezer nokta sayıları elde etmeyi gerçekleştirmiştir. Bundan sonraki Cpu tasarımlarında da, özellikle işlemcinin genel amaçlı kullanımlarda tam sayı ve gezer nokta yeteneği arasındaki denge makul bir seviyedeyken, karışık bit genişliğini kullanılmıştır.

Saat Vuruşu Sıklığı

Çoğu Cpu, ve doğal olarak çoğu sıralı mantık aygıtları, senkron yapılardır. Bu yapılar senkron bir sinyalde çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Bu sinyale saat sinyali denir ve genelde bir periyodik kare dalga formunda olur. Elektrik sinyallerinin Cpu’nun farklı bölümlerine ulaşabileceği maksimum süreyi hesaplayarak, tasarımcılar bu saat sinyalinin periyodunu uygun olarak seçebilirler.

Kötü durum koşulunda bu periyod, sinyalin ilerleme hızından veya yayılmasından daha uzun olmalıdır. Saat periyodu kötü durum yayılma gecikmesinden yeterince yüksek tutulduğunda, tüm Cpu’nun ve veriyi saat sinyalinin iniş/çıkışları civarında ilerletmesini tasarlamak mümkün olacaktır. Bu durum, Cpu’yu etkili biçimde sadeleştirme avantajını hem dizayn açısından, hem de bileşen sayısı açısından sağlayacaktır. Ancak bunun yanında da, tüm Cpu’nun en yavaş elemanını, diğer bölümler çok daha hızlı çalışabilecekken beklemek zorunda kalması dezavantajını da doğuracaktır. Bu kısıtlama, gelişen Cpu paralleliğinin çeşitli metodları ile telafi edilmektedir.

Mimari geliştirmeler tek başına global senkronize Cpu’ların dezavantajlarını ortadan kaldıramaz. Örneğin, bir saat sinyali, başka elektrik sinyalinin gecikmesine de bağlıdır. Artan kompleks Cpu yapılarında ki yüksek saat hızları, saat sinyalini tüm birim boyunca senkron (aynı fazda) tutmayı zorlaştırır. Bu durum birçok modern Cpu’nun birden fazla eş saat sinyali kullanmasına yol açmıştır; böylece tek sinyalin gecikmesi, Cpu’nun aksamasını engellemiştir. Diğer bir önemli nokta ise, saat hızları arttıkça, Cpu’nun ürettiği ısıda aynı şekilde artmaktadır. Sabit biçimde değişen saat, birçok bileşenin de kullanılmaksızın değişmesine yol açmaktadır. Genel olarak, değişen her bir bileşen, sabit bir bileşenden daha çok enerji tüketmektedir. Bu sebeple, saat hızı arttıkça, ısı dağılması artar, bu da Cpu’da daha etkili soğutma yollarının kullanılmasını gerektirir.

İstenmeyen bileşen geçişini engellemenin bir yolu, saat geçitleme yöntemidir. Bu yöntemle istenmeyen bileşenlere giden saat sinyali kapatılır. Ancak bunu uygulaması zor olduğundan düşük güç tüketimli tasarımların dışında kullanımı pek söz konusu değldir. Global saat sinyaline sahip olan problemlerin çözümünde ki diğer bir yol ise, tüm saat sinyallerinin birden kaldırılmasıdır. Global saat sinyalinin kaldırılması tasarım sürecini oldukça zorlaştırsada, asenkron (veya saatsiz) tasarımlar güç tüketiminde ve ısı dağılımında sahip oldukları büyük avantajları da beraberinde getirmektedirler. Nadir olmakla birlikte, tüm Cpu’ların global saat sinyali içermeden üretildiği de olmuştur. Bunlardan iki önemli örnek vermek gerekirse ARM uyumlu AMULET ve MIPS R3000 uyumlu MiniMIPS’i gösterebiliriz. Bazı Cpu tasarımlarında saat sinyalini tamamiyle çıkarmak yerine, asenkronluk belli bölümlere uygulanmıştır, tıpkı asenkron ALU’ların skalar üstü (superscalar) boru hattı uygulamasıyla birleştirilerek bazı aritmetik performans kazançlarının elde edilmesinde olduğu gibi. Her ne kadar asenkron tasarımların, senkronize karşılıklarından daha iyi bir performans verebileceği çok açık olmasada, baist matemaiksel işlemlerde daha üstün olduğu bir gerçektir. Bu özelliği, mükemmel güç tüketimi ve ısı dağılım özellikleriyle de birleşince, tümleşik bilgisayarlarda kullanılmak için oldukça uygun olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

Paralellik

Bir önceki bölümde verilen Cpu’nun esas çalışmasının tanımı, bir Cpu’nun alabileceği en basit şekli tanımlamaktadır. Olağan olarak skalar altı (subscalar) diye temas edilen bu türden Cpu bir seferde bir veya iki parça veri üzerinden verilen komut üzerine çalışmaya başlamakta ve uygulamayı gerçekleştirmektedir.

Bu süreç skalar altı Cpu’da işin özünde bulunan bir yetersizliği ortaya çıkarmaktadır. Bir seferde sadece bir komutun uygulanabilmesi mümkün olduğundan, Cpu’nun tamamı bir sonraki komutu işlemeye başlamadan önce bu ilk komutun tamamlanmasını beklemek zorundadır. Bunun sonucu, skalar altı Cpu uygulamanın tamamlanması için bir saatten fazla çevirimi süren yönergelere “kapalı” kalmaktadır. İkinci bir uygulama biriminin ilave edilmesi bile (aşağıya bakılması), performansı daha fazla iyiye götürmemektedir; birden fazla yönergenin kapalı olmasının yerine, şimdi iki yörünge de kapanmakta ve kullanılmayan transistörlerin sayısı artmaktadır. Cpu’nun uygulama kaynaklarının sadece bir seferde verilen komuta göre çalışabilmesinin mümkün olduğu bu tasarım sadece skalar performansı (saat başına bir komut) bir olasılıkla öğretebilir. Bununla birlikte, performans hemen hemen her zaman skalar altıdır (yani çevirim başına bir komuttan daha az).

Skalar ve daha iyi performans gerçekleştirmesi için yapılan girişimler, Cpu’nun daha az doğrusal ve daha fazla paralel olarak davranmasına neden olan tasarım metodolojilerinde çeşitlilik ile sonuçlanmıştır. Cpu’larda paralellikten söz edilirken, bu tasarım tekniklerinin sınıflandırılması için genel olarak iki deyim kullanılmaktadır. Komut düzeyinde paralellik (ILP) bir Cpu içerisinde komutların yerine getirilme hızını artırmayı araştırmakta (yani kalıp üzerinden uygulama kaynaklarının artırılması) ve program düzeyinde paralellik (TLP) bir Cpu’nun aynı anda uygulamaya girişebileceği program sayısının (fiili bireysel programları) arttırmayı amaçlamaktadır. Her bir metodun uygulanma tarzlarından aynı zamanda da bir uygulama için Cpu’nun performansını artırmada sağladıkları göreceli etkinlik bakımından da birbirlerinden fark etmektedir.

ILP Instruction Level Parallelism)

Komut boruhatlaması (Instruction pipelining) ve skalar üstü mimari, artan ölçülerde parallelik gerçekleştirilmesinde kullanılan en basit yöntemlerden biri bir evvelki komutun uygulanması tamamlanmadan önce getirme (fetching) ve kod çözme (decoding) komutunun ilk aşamalarına başlanmasıdır. Bu, komut boruhatlaması diye bilinen bir tekniğin en basit şeklidir ve hemen hemen bütün çağdaş genel amaçlı Cpu’larda kullanılmaktadır. Boruhatlama, uygulama yörüngesinin birbirinden ayrı aşamalara bölünmesiyle, birden çok sayıda komutun belirli bir zamanda uygulanmasına olanak sağlamaktadır. Bu ayırma, uygulama dizisinden dışarı çıkana ve çekilinceye kadar, her bir aşamada verilen bir komutun daha tam duruma getirildiği bir montaj hattıyla karşılaştırılabilir.

Bununla birlikte, boruhatlama, bir evvelki işlemin sonucuna bir sonraki işlemi tamamlamak için gereksinme olduğu bir durumun olasılığını getirmektedir; böyle bir duruma çoğu kez veriye bağımlılık çatışması denmektedir. Bununla başa çıkılması için, bu türden koşullar için varlığını kontrol etmek için ek dikkat gösterilmesi gerekmekte ve bu çatışma meydana geldiği takdirde komut boruhattının bir kısmı gecikmektedir. Doğal olarak, bunu gerçekleştirilmesi ek devre donanımını gerektirmekte ve böylece boruhatlı işlemciler skalar altı işlemcilerden çok daha karmaşık (her ne kadar bu pek önemli değilse de) olmaktadırlar. Boruhatlı işlemciler hemen hemen skalar olabilir ve sadece boruhattı durmasıyla (bir aşamada bir saatten fazla çevrim harcanmasına neden olan komut) engellenebilir.

CPU Performans

 

Bir işlemcinin performansı ve hızı, o işlemcinin saat vurum sıklığına ve saniye başına komut (IPS) sayısına bağlıdır. Saniye başına komut sayısı arttıkça işlemcinin performansı ve hızı da artar. Ayrıca çok çekirdekli işlemcilerden daha fazla performans elde edilir.

Birçok bildirilmiş IPS değerleri birkaç şubesi bulunan yapay talimat dizilerinde zirve yürütme oranları temsil etmiştir, oysa gerçekçi iş yükleri bazıları diğerlerinden daha uzun çalıştırmak için karıştırılmış talimatları ve uygulamaları içerir. Bellek hiyerarşisi performansı MIPS hesaplamalarında ancak dikkate alınan bir sorun olan işlemci performansını oldukça etkiler. Bu problemlerden ötürü, SPECint gibi çeşitli standartlaşmış testler yaygın olarak kullanılan uygulamalar reel efektif performansını ölçmek girişimi için geliştirilmiştir.

CPU ve RAM Bir bilgisayarın işlem performansı çok çekirdekli işlemci (iki ya da daha çok işlemcinin bir bütünleşmiş devrede birleştirilmesi) kullanılarak arttırılabilir. Çift çekirdekli bir işlemci tek çekirdekli bir işlemcinin neredeyse iki katı kadar güçlü olur. Ancak pratikte güç kazancı kusurlu yazılım algoritmaları ve uygulamaları nedeniyle yüzde elli civarındadır.

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/cpu-merkezi-islem-birimi-hakkinda-detayli-bilgi-77052/feed/ 0
Anakartlar Hakkında Kısa Ve Genel Bilgi http://bilgisayarkurtu.com/anakartlar-hakkinda-kisa-ve-genel-bilgi-77045/ http://bilgisayarkurtu.com/anakartlar-hakkinda-kisa-ve-genel-bilgi-77045/#respond Mon, 10 Mar 2014 13:53:16 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=77045 Anakart Nedir? Ne İşe Yarar?

Bu yazımızda bilgisayarlarımızın en temel elemanı olan ve diğer kartları üzerinde barındıran Anakartlar hakkında genel bilgiler bulacaksınız.

Asus Anakart

 

Anakart (İngilizce: mainboard, motherboard, baseboard, system board veya planar board), modern bir bilgisayar gibi karmaşık bir elektronik sistemin birincil ve en merkezî baskılı devre kartıdır. Apple bilgisayarlardaki muadiline logic board (lojik kart) denir ve bazen mobo olarak kısaltılır. Fiziksel yapı olarak anakartlar özel alaşımlı bir blok üzerine yerleştirilmiş ve üzerinde RAM yuvaları genişleme kartı slotları devreler ve yongalar bulunan kare şeklinde bir plakadır. Bu plaka çalışma sistemimizi organize eder. Bu organizasyon anakart üzerinde ki yonga setleri sayesinde olur.

 

Anakart veri yolları

 

Kişisel bilgisayarlarda 486-PIII seri arasında veri yollarında çok büyük değişmeler olmuştur. 486’larda veri yolu olarak ISA VESA kullanılmıştır. Bu veri yolu artık kullanılmamaktadır. 486’ların son nesilleri Intel Pentium PCI veri yolu üzerinde çalıştılar. PCI veri yolu ISA-VESA veri yolundan daha hızlıdır. Sistemin hızlı olması sayesinde grafik arabirimleri kontrol kartları ve genişletme karlarından çok daha performans sağlanmasına yol açmıştır. Bununla yetinmeyen insan oğlu artık hızına hız katarak AGP veri slotunu kullanmakta ve veri transverine hız katmıştır. PII serisinde yaklaşıkbir tane ISA ortalama beş tane PCI ve birtane AGP slotu kullanılmıştır.

Günümüzde üretilen anakartların çoğu, 2005 yılı itibariyle kişisel bilgisayar pazarının %96’sından fazlasını elinde tutan IBM uyumlu diye tanımlanan bilgisayarlar içindir.

Bir anakart, bir backplane gibi, sistem bileşenleri arasındaki haberleşmeyi sağlar, ancak bir backplane’den farklı olarak merkezi işlem birimi ve gerçek zamanlı saat ve bazı çevresel arabirimler gibi diğer alt sistemleri de içerir.

Tipik bir masaüstü bilgisayar, anakartın bir arada tuttuğu mikroişlemci, bellek ve diğer gerekli bileşenlerden oluşur. Sabit disk, ekran ve ses kartları ve diğer çevresel aygıtlar ise anakarta bağdaştırıcı ve kablolarla takılır, ancak modern bilgisayarlarda bu “çevresel”lerin anakarta tümleşik olması giderek yaygınlaşmaktadır.

 

Anakartların Tarihi

 

1980’lerin sonunda ve 1990’larda, artan sayıdaki periferik(çevre birimi) fonksiyonları anakarta taşımak ekonomik olmaya başladı.1980’lerin sonlarında, anakartlar; klavye, fare, disket sürücü, seri port ve paralel portlar gibi cevre birimlerini destekleyen super I/O chiplerini içermeye başladı.1990’ların sonlarından itibaren, birçok kişisel bilgisayar anakartı hiçbir geliştirme kartına ihtiyaç duymadan bir dizi ses, video, depolama ve ağ fonksiyonlarını destekledi.Sadece ekran kartı, üst düzey 3D oyun ve bilgisayar grafikleri için ayrı bir bileşen olarak kalmaya devam etti.

 

 

Anakart Bileşenleri ve özellikler

 

Tipik bir masaüstü bilgisayarın anakartı büyükçe bir baskılı devre kartından ibarettir. Elektronik bileşen ve bağlantıları üzerinde barındırmasının yanında, rahatlıkla gözle görülebilen ve diğer bilgisayar donanımlarının takılabileceği soket, slot ve başlıklar gibi yapıları da içerir.

Anakartların çoğu asgarî şu bileşenleri içerir:

Bir veya daha fazla mikroişlemcinin (CPU) takılabileceği soket (veya slotlar)

Sistemin belleklerinin takılabileceği slotlar (genellikle DRAM yongaları içeren DIMM modülleri formunda)

CPU’nun sistem yolu (FSB) ile bellek ve çevresel veriyolları arasındaki iletişimi yöneten yonga seti

Sistemin firmware veya BIOS’unu içeren kalıcı bellek yongaları (modern anakartlarda genellikle Flash ROM’dur)

Çeşitli bileşenleri eş frekanslı hale getirmek için saat sinyali üreten saat üreteci

Yonga setinin desteklediği veriyolları sayesinde sistemle iletişim kuran genişleme kartlarının takılabileceği slotlar

Güç kaynağından aldıkları elektik enerjisini CPU, yonga seti, ana bellek ve genişleme kartlarına dağıtan güç konnektör ve devreleri

Bunlara ek olarak, neredeyse tüm anakartlar, klavye ve farenin takılabileceği PS/2 konnektörleri gibi yaygın giriş aygıtlarını destekleyen mantık ve konnektör içerirler. Apple II ve IBM PC gibi ilk kişisel bilgisayarların anakartları yalnızca bu minimal çevresel desteğine sahipti. Bazen de anakarta, video arayüz donanımı da entegre ediliyordu; örneğin Apple II’de ve nadiren de IBM PC Jr gibi IBM uyumlu bilgisayarlarda disk denetleyicileri ve seri portlar gibi ek çevreseller genişleme kartları olarak bulunuyordu.

Günümüz bilgisayarlarının çoğu, yüksek hızlı işlemci ve diğer bileşenlerin soğutulması için gerekli soğutucu ve ısı emicilerin monte edilebilmesi için gerekli olabilecek vida yuvalarına sahiptir.

 

Anakart CPU Soketleri

CPU soketi (veya slotu), baskılı devre kartı üzerinde, CPU’ya ev sahipliği yapmak için tasarlanmış bir parçadır. Bu soket çok fazla sayıda pin içeren özel bir entegre devre soketidir. CPU soketi; CPU’yu üzerinde barındırmak, soğuk tutmak, yedeklemeyi kolaylaştırmak(aynı zamanda fiyatı düşürmesi) ve en önemlisi anakart ve CPU arasında elektrik iletişimini sağlamak gibi önemli görevleri yürütür. CPU soketleri tüm masaüstü ve server bilgisayarlarda bulunabilirler. (Laptoplar yüzey yerleşimli CPU barındırlar.) Anakart soket ve chipset tipleri CPU seri(Intel soket 1156 veya AMD soket 939) ve hızını desteklemelilerdir.

 

Şekil Faktörü

Anakartlar, bilgisayar üreticilerinin özel istekleri doğrultusunda “bilgisayar biçim faktörleri” denilen çeşitli büyüklük ve şekillerde üretilirler. Ancak IBM uyumlu anakartlar farklı boyutlardadırlar. 2007 itibariyle pek çok masaüstü bilgisayar anakartı standart üretilmeye başlandı. Mac ve Sun bilgisayarlar standart devre elemanları ile yapılmadığı için anakartları farklıdır. Günümüz masaüstü bilgisayarlarda kullanılan anakart ATX’tir. Daha küçük boyutlu anakartlar büyük kasaya uysa da anakart ve güç kaynağı tamamen eşleşmelidir.Örneğin, ATX kasa genellikle mikroATX anakart ile uyum sağlar. Laptop bilgisayarlarda genellikle entegre,minyatür özelleştirilmiş anakartlar kullanılır.Laptopları geliştirmesinin zor ve tamirinin pahalı olmasının nedeni budur.Laptop bilgisayarların en olmadık durumlarda ki arızalarını fazla entegre bileşen içermesinden dolayı masaüstü bilgisayardan daha pahalı olarak anakart girişlerini değiştirme gerektirmetedir.

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/anakartlar-hakkinda-kisa-ve-genel-bilgi-77045/feed/ 0
Klavye ile ilgili sorunlar http://bilgisayarkurtu.com/klavye-ile-ilgili-sorunlar-76585/ http://bilgisayarkurtu.com/klavye-ile-ilgili-sorunlar-76585/#respond Mon, 03 Mar 2014 18:51:50 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76585 Klavyem Neden Çalışmıyor?

Klavye ile ilgili daha önce de yazılarımız olmuştu. klavye ile ilgili çok fazla sorun olmadığı için olabilecek sorunlarda çok fazla değildir.

Klavye, bilgisayarın hala en önemli giriş cihazıdır ve klavye olmayan bir bilgisayar düşünülemez. Bilgi girmek için en çok kullanılan cihaz klavyedir ve bu durum gelecekte de değişmeyecek. Klavyenin çalışmaması, arızalı bir işlemci ile hemen hemen aynı derece önemlidir. Ancak buradaki tek fark maliyetlerde ortaya çıkar.

Bilgisayar açılışta “Keyboard Error” mesajı veriyor

Bilgisayar, açılış sırasında klavyenin varlığını ve sorunsuz bir şekilde çalışıp çalışmadığını da kontrol eder. Klavyenin üzerindeki ışıkların, diğer bir değişle LED’lerin, bilgisayar açılırken kısa bir süre yanıp söndükleri dikkatinizi muhtemelen çekmiştir. BIOS, bu esnada klavyeyi tespit eder ve klavye denetleyicisini de test eder. Eğer bilgisayar bu aşamaya kadar sorunsuz geldiyse klavyeniz çalışıyor demektir.

Ancak bilgisayarın açılışının yarıda kesilmesi ve “Keyboard Error” veya “Keyboard Failure” gibi bir hata mesajının ekrana gelmesi ile de karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu, klavyeniz ile ilgili bir sorun olduğu anlamına gelir.

Klavyenin kilitli olup olmadığını kontrol edin. Bir çok bilgisayar, kilitli klavyelere karşı yukarıda anlatıldığı gibi tepki verir.

Klavye uzatması kullanıyorsanız klavyeyi bir de uzatma olmadan deneyin. Muhtemelen uzatma arızalanmıştır.

Klavyenin fişinin tam olarak oturup oturmadığını kontrol edin. Bunun için fişini çıkartın ve daha sonra bilgisayara tekrar takın. Eğer sorun bundan kaynaklanıyorsa, klavye tekrar kullanılabilir hale geldiği zaman bilgisayar bir uyarı sesi çıkaracaktır. Eğer bilgisayar herhangi bir ses çıkarmazsa durum daha kötü demektir.

Bir PS/2 fare ve yine PS/2 bağlantı noktasına sahip bir klavyeniz var ve bu giriş cihazlarını bilgisayar yeni mi bağladınız? Bu durumda cihazları takarken yanlışlıkla birbirlerinin bağlantı noktalarını kullanıp kullanmadığınızı kontrol edin.

Klavye mi arızalı?

Eğer başka bir klavye kullanma imkanınız varsa bilgisayarınızın bu klavye ile çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Eğer söz konusu klavye sorunsuz çalışıyorsa klavyeniz tabii ki arızalı demektir. şu anda 10 $’dan başlayan fiyatlarla zevkinize veya kesenize uygun bir klavye satın alabilirsiniz.

Eğer klavye kablosu kesildiyse veya klavye denetleyiciniz arızalı ise kendiniz de tamir etmeyi deneyebilirsiniz. Ancak yeni bir kablo ve fişine (arızalı klavyenin fişi ir daha kullanılamaz) ödeyeceğiniz para ile yeni bir klavye satın alabileceğinizi de göz önünde bulundurmalısınız. Yeni bir denetleyici yerine klavye almanız daha faydalı olacaktır.

Eğer diğer klavye de çalışmayı ret ediyorsa sorun bilgisayarınızın anakartından kaynaklanıyordur. Aşağıdaki bölümlerde bu konu hakkında daha ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.

Klavye sigortası mı arızalı?

Eğer anakartınızın garantisi devam ediyorsa şimdi değineceğimiz, ciddi olabilecek bu sorun kaynağını ortadan kaldırmak için kendi başınıza bir işlem yapmamalısınız. Klavye bağlantı noktası, anakartı korumak amacıyla bir sigorta ile donatılmıştır. Bu sigorta sayesinde klavyenin 5 V’luk besleme gerilimi aşırı yüklenmeye karşı korunur. Klavyenin tamamen kullanılamaz (Klavye üzerindeki tüm ışıklar sönükse) hale gelmesinin nedeni söz konusu sigortanın arızalanması olabilir. Bu, 5 V’luk gerilimin topraklanarak basit bir şekilde ölçülmesi ile tespit edilebilir. Klavyenin fiş yerleşimini kitabın sonundaki ekte bulabilirsiniz. Eğer bu gerilim elde edilemiyorsa söz konusu lehimlenmiş sigorta arızalı olabilir. Modern anakartlar SMD olarak adlandırılan özel sigortalar bulunur ve bu sigortanın yetkili bir servis tarafından değiştirilmesini sağlamalısınız.

Klavye BIOS’u mu arızalı?

Eğer klavye çıkışında 5 V’luk besleme gerilimini ölçebiliyorsanız sorunun klavye BIOS’u olabilir. Burada 40 ayaklı bir IC, modern anakartlarda bu lehimlenmiş olarak bulunur, söz konusudur. Bu nedenle söz konusu BIOS’un değiştirilmesi genellikle mümkün olmaz. Bu durumda klavyenizi değiştirmek zorundasınız.

USB klavye çalışmıyor

Anakartın BIOS versiyonuna bağlı olarak USB klavye kullanarak BIOS ayarlarına ulaşmak mümkün olmayabilir. Klasik bir klavyeyi bir USB versiyonu ile değiştirebilmek için BIOS’un sadece normal USB desteği yeterli değildir. BIOS’un ayrıca USB klavyeyi de (Legacy Support) desteklemesi gereklidir. USB klavye kullanarak bilgisayarın BIOS’una erişmek ancak bu fonksiyon sayesinde mümkün olur. Bu desteği etkinleştirmek için ilk olarak klasik bir klavye ile BIOS ayarlarını açmalısınız. İlgili seçenek CHIPSET FEATURES OPTIONS (Award) veya ADVANCED CONFIGURATION SETUP (AMI) menülerinde bulunur. Bunun için kullanılan seçeneğin ismi USB KEYBOARD SUPPORT olabilir. USB klavye desteğini etkinleştirmek için söz konusu seçeneğin değerini ENABLED olarak değiştirin.

BIOS’unun özel bir USB klavye desteğine sahip değilse BIOS ayarlarında değişiklik yapmak için elinizin altında devamlı olarak klasik bir klavye bulundurmak zorundasınız.

Tuşlar yanlış yorumlanıyor

Siz, [K] tuşuna bastınız ancak bilgisayar ekrana “4” yazdı. Bu tür yanlışlıklar ile çok seyrek ortaya çıkar ve bu sorun özellikle çok sık yaşanmadığı için kullanıcının şaşırmasına neden olabilir.

Yazılımda mı sorun var?

İlk olarak, söz konusu sorunun diğer yazılımlarda da ortaya çıkıp çıkmadığını kontrol edin. Eğer bu durum ile sadece tek bir programda karşılaşıyorsanız kullanım kitapçığına göz atabilir veya bir programlama hatası olup olmadığını öğrenmek için üreticinin web sayfasına göz atabilirsiniz.

Yanlış veya eksik klavye sürücüsü

Klavyeniz için doğru sürücünün yüklü olup olmadığını Aygıt Yöneticisi’nden kontrol edin.

1. BAşlAT/AYARLAR/DENETİM MASASI komutunu kullanarak Denetim Masası penceresini açın.

2. Burada bulunan SİSTEM simgesine çift tıklayın ve ekrana gelen penceredeki AYGIT YÖNETİCİSİ kartını etkinleştirin.

3. şu anda kullandığınız klavyenin görüntülenmesi için aygıt ağacındaki klavye simgesine çift tıklayın.

4. Normalde burada standart klavye yüklüdür. Eğer bu kayıt kullandığınız klavye ile uyumlu değilse doğru sürücüyü yüklemek zorundasınız. Gösterilen klavye türünü seçin ve pencerenin altındaki ÖZELLİKLER düğmesine tıklayın.

5. Ekrana gelen penceredeki SÜRÜCÜ kartını etkinleştirin ve buradaki SÜRÜCÜYÜ GÜNCELLEşTİR düğmesine tıklayın.

6. Uygun klavye türünü seçebilmek için TÜM DONANIMI GÖSTER seçeneğini işaretleyin.

7. Seçtiğiniz klavyeyi TAMAM düğmesine tıklayarak onaylayın. Sürücü yüklendikten sonra Windows’un yeniden başlatılması gereklidir.

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/klavye-ile-ilgili-sorunlar-76585/feed/ 0
Bilgisayar Kasası Toplama Rehberi Resimli Anlatım http://bilgisayarkurtu.com/bilgisayar-kasasi-toplama-rehberi-resimli-anlatim-76579/ http://bilgisayarkurtu.com/bilgisayar-kasasi-toplama-rehberi-resimli-anlatim-76579/#respond Mon, 03 Mar 2014 18:24:55 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76579 Bilgisayar Kasası Nasıl Toplanır?

Bilgisayar kasası toplamayı hep isteriz ama asla cesaret edemeyiz. Bilgisayar kasası nasıl toplanır bilmek isteriz tabi ama bilsek bile kendimiz bunu yapmayız genellikle biz bilgisayar kasası nasıl toplanır? pf noktaları nelerdir? diye internette bir araştırma yaptık. SDN de yayınlanan güzel bir bilgisayar toplama dersi üstelik resimi olarak yayınlanmış bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Bu yazıyı okuduktan sonra artık bilgisayar kasalarının nasıl toplandığını emin olun iyice öğreneceksiniz. Ama gene de siz kendiniz toplamayın.  Yazıyı hazırlayanlara ve emeği geçenlere teşekkür ederiz.

Bilgisayar ürünleri satan bir mağazaya gittik, listesini çıkarttığımız bütün ürünleri aldık ve evimize geldik. Peki bu parçaları nasıl birleştirip de Voltron’u.. pardon bilgisayarı oluşturacaksınız? Sorunuzun cevabını bulmak için Foto-Ders’imize buyurabilirsiniz.

Bilgisayarımızın içini açmadan önce, hazır bulundurmamız gerekenler: 1- Mıknatıslı bir tornavida. 2- Kasanızın içinin yeterince ferah olması için sağa sola takacağımız kablo kelepçeleri.

Yeni kasamızın içindeki kabloların uçlarındaki poşet kıvamındaki koruyucuları çıkarıyoruz ve düğüm açılmış kabloları bir güzel çözüyoruz. Aslında dilerseniz çözmeyebilirsiniz de, size kalmış.

Anakartımızla işlemcimiz birbirlerini kesiyorlar. Sonunda ne olacak biz de merak ediyoruz.

İşlemcinin arka tarafındaki plastiği ve anakarttaki işlemci yuvasının içindeki plastik koruyucuları çıkarıp, işlemciyi yuvaya oturtuyoruz. Yuvaya oturturken işlemcinin doğru yöne baktığınden emin olun ve işlemciyi dikkatlice yerleştirin.

İşlemci kapağını da kapattıktan sonra işlemcinin üzerine az bir miktar termal macun sürüyoruz. Bu macun, işlemci ile soğutucu arasındaki ısı iletimini kolaylaştırıp, işlemcinizin daha iyi soğumasını sağlayacaktır. O yüzden muhakkak sürün.

Soğutucunuzu, işlemcinizin üzerine denk gelecek şekilde dikkatlice yerleştirin. İşlemcinizin üzerinde termal macun olduğunu unutmayın, fazla sağa sola bulaştırmamaya çalışın.

Soğutucunuzun kutusundan çıkan kitapçık yardımı ile soğutucunuzu anakarta sabitleyin. Uyarmakta fayda var, soğutucuyu iyice oturtacağım diye anakartınızın üzerine çıkıp tepinmeyin. Anakartın kırılgan bir maddeden yapıldığını unutmayın.

Kasanızın kutusundan çıkan bu minik aparatları yerlerine takın. Bu aparatlar, anakartınızın biraz havada durmasını sağlayacaktır, olmazsa olmazdır.

Anakartı kasaya yerleştirip dikkatlice vidalayın. Anakartın arka tarafına vida vb. nesnelerin kaçmadığından emin olun.

Kasa üzerindeki güç düğmesi, sabit disk ışığı gibi bileşenlerin anakart ile bağlantısını yapın. Bu kabloları nereye takacağınız, anakartın kitapçığında yazar. Umarız satın aldığınız anakartın kutusundan, resimdeki gibi bir aparat çıkmıştır. Bu aparattan yoksa ve bu kabloların takılacağı noktalar diplerde bir yerlerdeyse (ki öyle olur genelde) öncelikle derin bir nefes alın, sinirlenmemek için orman, deniz, kuş vs.. düşünmeye çalışın.

Burada da bahsettiğimiz gıcık kabloların takılmışı var.

Belleklerimizi slotlarına yerleştiriyoruz. Burada en çok dikkat edilmesi gereken şey, belleğin altında bulunan minik çentiğin doğru yere denk geliyor olması. En çok dikkat etmeniz gerek ikinci şey ise, 2 tane belleğiniz varsa ve anakartınız çift kanallı bellek desteği sunuyorsa, belleklerinizi aynı renklerdeki slotlara takmanız daha uygun olur. Böylece bellekleriniz çift kanal çalışacak ve performansınıza katkıda bulunacak.

Kasamızın üzerindeki sabit disk yuvalarını, sabitleyicileri açarak hazırlıyoruz. Ucuz bir kasa aldıysanız buna benzeyen sabitleyiciler göremeyebilirsiniz, hatta hiç sabitleyici göremeyebilirsiniz. Moralinizi bozmayın, siz de vidayla sabitlersiniz.

Sabit diskinizi kasaya yerleştirdikten sonra güç ve Sata/IDE kablolarını takın.

Burada da sabit diskin sabitlenmişini, hatta bütün kablolarının takılmışını görüyorsunuz.

Anakartınıza ve bir çok bileşene hayat veren 24 pinli güç kablosunu, anakartınıza takın. Kasanızın içerisinde en çok yer kaplayan kablo olacağından, bu kabloyu kasanızın köşelerinde bir yerlere sıkıştırmanız, kasanızın içinin daha düzenli olmasını sağlayacaktır.

Anakartınızın üzerine dikkatlice bakın. İş sadece 24 pinli güç kablosuyla bitmiyor olabilir. 24 pinin üzerine 4 pinli veya 8 pinli bir güç kablosu daha takmanız gerekebilir.

Ekran kartınızı takmadan önce, PCI yuvalarını kapatan kilidi açın. Sabit diskte yaşadığınız hüsrani bir kere daha yaşayabilirsiniz; zira bir çok kasada böyle bir kilit bulunmuyor. Vidalarla yola devam diyebilirsiniz.

Ekran kartınızı yerine oturttuktan sonra kilidi, yoksa vidayı sıkıştırın.

Burada da ekran kartının kasaya takılmışını görüyorsunuz. Üst seviye ekran kartları fazladan güce ihtiyaç duyar ve bu gücü anakarttan değil, güç kaynağından alması gerekir. Eğer ekstra güce ihtiyaç duyan bir kartınız var ise, güç girişi olup olmadığına dikkat edin.

Sabit diskinizi nasıl yerleştirdiyseniz, optik sürücünüzü de aynı şekilde yerleştirin. Burada dikkat edilecek nokta, kasanın ön tarafındaki kapaklardan birini açmanız gerektiğidir.

Bütün bunları yaptıktan sonra, kasanın ön panel bağlantılarını yapın. Sonrasında bütün kabloları tek tek gözden geçirin.

Gözünüz aydın, nur topu gibi bir bilgisayar kasanız oldu.

Hazırlayanlar: Berkin Bozdoğan / Ruşen Göbel
SDN – ShiftDelete.Net

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/bilgisayar-kasasi-toplama-rehberi-resimli-anlatim-76579/feed/ 0
Bilgisayarınızdaki Donanımları Ve Özelliklerini Öğrenin http://bilgisayarkurtu.com/bilgisayarinizdaki-donanimlari-ve-ozelliklerini-ogrenin-76537/ http://bilgisayarkurtu.com/bilgisayarinizdaki-donanimlari-ve-ozelliklerini-ogrenin-76537/#respond Sun, 02 Mar 2014 17:39:06 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76537 Bilgisayarınızın Özelliklerini Ve Isı Değerleri
Bilgisayarınızın içinde ne var? hangi parçalar var?  bilgisayarınızın hangi donanımlara sahip olduğunu, bu parça veya donanımların özelliklerini ne kadar ısındığını ve ne durumda olduğunu anlamak istiyorsanız öncelikle aşağıda linkini vereceğim küçük yazılımı indirip bilgisayarınıza kurun.
Bilgisayar dışarıdan görünüşünde sadece bir “kasa”dır. Çoğu zaman içinde ne olduğunu ve nasıl çalıştığını umursamayız. Fakat belki de onun içinde hangi bileşenlerin olduğunu bilmek sorun çıktığında çözebilmemiz açısından da daha iyi olacaktır.
Bilgisayarınızın kasasını açtığınız zaman karşınıza çıkacak görüntü; büyükçe bir kart, ortasında işlemciyi soğutan bir fan, ve belki bir kaç kart daha… Yani aslında çok da karışık sayılmaz. Ve tabii ki de bilgisayarınızın içindeki parçarları öğrenmek için kasanızı açmanızı istemeyeceğiz Bunu programlar ile de öğrenebilir.

Bilgisayarınızın Özellikleri

Bilgisayarınızın hangi parçalara sahip olduğunu bilmeniz için öncelikle onları tanımanız gerekir. Şimdi size onları kısaca tanıtalım:

İşlemci (CPU) : Bilgisayarınızın işlemlerini yerine getiren temel parçadır. Hıza direk olarak etki eder. Hızı ve kalitessi arttıkça fiyatıda artar.
Harddisk(HDD) : Bilgisayarınızın tüm verilerinin yüklü olduğu bileşendir. Bilgisayarınız gerekli olduğunda veriyi buradan alır.
Ekran Kartı : Bilgisayarınızın işlemlerini görüntüye döken bileşendir. Bu aslında kartta olabilir anakartınızın üzerine monte edilmiş bir çipte olabilir. Ayrı bir kart olanlar “genellikle” daha performanslıdır.
Bellekler (RAM) : Bilgisayarınızın programları çalıştırdığı hafızadır. Yani bilgisayarınız çalıştıracağı dosyaları harddiskten belleğe yükler ve burda işler. Bunu bellek harddiskten çok daha hızlı olduğu için yapar.
Anakart : Yukarıda saydığımız tüm parçaların direk yada dolaylı olarak bağlandığı karttır. Tüm parçaları yönetir. Bunlar temel parçalardır. Yoksa bilgisayar parçalarını yazmak ve anlatmak günlerimizi alabilir.
]]>
http://bilgisayarkurtu.com/bilgisayarinizdaki-donanimlari-ve-ozelliklerini-ogrenin-76537/feed/ 0
Termal Macun Sürme, Temizleme Ve Yenileme Rehberi http://bilgisayarkurtu.com/termal-macun-surme-temizleme-ve-yenileme-rehberi-76533/ http://bilgisayarkurtu.com/termal-macun-surme-temizleme-ve-yenileme-rehberi-76533/#respond Sun, 02 Mar 2014 16:58:47 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76533 İşlemci Termal Macun Nasıl Değiştirilir?

İşlemci termal macunu değiştirme zamanı geldi mi? termal macunu nedir? ne işe yarar? nerede kullanılır? nasıl değişir? değişmelimiyim? gibi kafanızı kurcalayacak soruların cevabını bu yazı da bulabilirsiniz.

Termal Macun Nasıl Değiştirilir?

 

Elektronik cihazlar çalışırlarken bir miktar ısı üretirler. Bilgisayarlar büyük ve karmaşık devrelere sahip olduklarından daha da çokısınabilmekteler. Bilgisayarları serinletmek için kullanılan çözüm fanlı soğutmadır yada sıvı soğutmadır. Fanlı soğutmadaki mantık ısınan devrenin üstüne güçlü ve serin hava üfleyerek ısıyı uzaklaştırmaktır. Çoğu bilgisayarda kullanılan sistem budur. Sıvı soğutma ise devreyi su ile serinletir. Fakat bu çok daha pahalı bir sistemdir ve bu hazır bilgisayarlarda karşılaşabileceğiniz bişey değildir.

İntel işlemciler ile beraber gelen standart(stok) fan

 

 

Örnek bir Sıvı Soğutma Düzeneği

 

Termal Macunun görevi nedir?

İşlemci bilgisayarınız ile ilgili görevleri yerine getiren küçük bir devredir. Bu devre görevini yaparken oldukça ısınmaktadır. Bu devrenin soğutulması için fan kullanılmaktadır ancak işlemci ve fan arasında bir miktar boşluk kalmasından dolayı bir soğutma sorunu meydana gelmektedir. Bu sorunu termal macun giderir. İşlemci ile soğutucu arasına çok ince bir katmak sürülerek boşluklar giderilir.

Nasıl bir macun kullanmalıyım?

Piyasada çok çeşitli macunlar bulunmaktadır. Bu macunları birbirinden ayıran şey içindeki maddeler yani performansıdır. Ancak şunu söylemeliyiz ki en iyi macun ile en kötü macun arasındaki ısı farkı çok fazla değildir. Bu yüzden ucuz termal macunlarıda tercih edebilirsiniz ki biz böyle yaptık. Vatan Bilgisayar’dan bulabileceğimiz en ucuz termal macunu sürdük. Sonuç : Oldukça iyi. Bizim seçimimiz Xilence markasından yana oldu:

Kullanacağımız termal macun

Termal macun sürmezsem ne olur?

İşlemcinizi termal macun olmadan kullanırsanız, işlemciniz olması gerekenden daha fazla ısınacaktır. Bu işlemcinizin performansını düşürür ve ömrünü azaltır. Kısaca termal macun sürmenizi öneririz. Bu pahalı olmayan ve senelerce kullanabileceğiniz bir üründür.


İşlemcimizin termal macunu tam 5 senedir değişmiyor. Termal macunun normalde 2 senede bir değiştirilmesi gerekmektedir.

İşlemcinin termal macununun yenilenmeden önceki sıcaklığı: Boşta 45 Derece | Yükte 55 – 60 Derece

Öncelikle lütfen bu işi yaparken çok dikkatli olun! Hiç bir şeyi fazla zorlamayın. İşlemci fanının 4 adet vida ayağı vardır. Bunları üstlerindeki okun gösterdiği yönde çevirin. Hepsi anakartı bırakmalıdır. Bu ayakları çevirmek için düz tornavida kullanabilirsiniz. Dikkatli olun, fanın ayaklarını kırabilirsiniz! Fanın anakarta doğru giden kablosunu çıkartın. Ardından fanı yavaşça sağa ve sola oynatarak yukarı çekin. Fan gelmemek için direnecektir bunun sebebi altındaki termal macundur. Siz sağa sola oynatarak çekmeye devam edin. Bir süre sonra gelecektir.

Şimdi karşınızda işlemci var. Fakat anakartın işlemci yuvasının içinde duruyor. Onu burdan kurtarmak için:

Şimdi okların gösterdiği mandalı dikkatlice aşağı doğru bastırın. Ardından yana doru çekerek serbest bırakın.

Şimdi okla gösterdiğimiz kısmı bastırın. Çerçeve açılacaktır. Şimdi işlemciyi alın ve düz biryere koyun.

İşlemci bu görünümde olacaktır.

Eski macunu ne ile temizlemeliyim?

Bu iş için bazı temizleme ürünleri satılmaktadır. Fakat bu kadar basit bir iş için masrafa kesinlikle gerek yok. Bir pamuk yardımıyla eski macunu ayırabilirsiniz: Eğer macun fazla katılaşmışsa saf alkol kullanmanız kolaylık sağlar. Aynı şekilde fan üzerindeki macunuda temizlemeyi unutmayın.

 

İşlemcimiz tertemiz oldu. Şimdi yeni macunumuzu sürmeliyiz.

 Ne kadar macun sürmeliyim?

Kesin bir miktar belirtilememektedir fakat kağıt gibi ince bir katman sürmeniz gerekir. Pirinç büyüklüğünde macun yetecektir. Az gelirse biraz daha sürebilirsiniz. Fazla sürmek kesinlikle yanlıştır çünkü macun ile fan arasında oluşan baskı sonrası dışarı taşarak anakarta zarar verebilir.

 

Kullanacağımız malzemeler bunlar: Macun ve uygulama kartı.

 

 

Belirttiğimiz gibi pirinç büyüklüğünde bir miktar macunu sürün.

 

 

Kart ile dümdüz olacak şekilde sürün.

 

İşte başarılı bir uygulama. Bahsettiğimiz miktar bu kadar olmalıdır.

Şimdi ters işlem uygulayarak işlemciyi hiçbir yere değdirmeden anakarta geri takın. Yuvasına düzgün bir şekilde oturtun;yanlış takarsanız oturmayacaktır fazla zorlamanız kesinlikle tavsiye edilmez!Şimdi yuva kapağını kapatın ve mandalı güzelce aşağı bastırıp ittirin. Sıkıştığından emin olunca fanı güzelce oturtun. Fanın 4 yönde de oturtulabilir, fakat kablosunu rahat takabileceğiniz bir şekilde oturtun. Fanın her ayağını çıt sesi duyana kadar bastırın.

Ardından fanın kablosunu takın. Bilgisayarınızın ısı değerlerini kontrol edin. Sıcaklıklar yüksek ise birşeyleri yanlış yaptınız demektir.

Macun sürdüğümüz işlemcinin yeni sıcaklık değerleri: Boşta 30 – 32 Derece | Yükte 36 – 42 Derece

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/termal-macun-surme-temizleme-ve-yenileme-rehberi-76533/feed/ 0
Huawei Akıllı Saat Ve Kulaklık http://bilgisayarkurtu.com/huawei-akilli-saat-ve-kulaklik-76412/ http://bilgisayarkurtu.com/huawei-akilli-saat-ve-kulaklik-76412/#comments Tue, 25 Feb 2014 16:33:37 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76412 Huawei Marka Akıllı Saat Ve Kulaklık Özellikleri

Huawei giyilebilir teknolojiler için düğmeye bastı. Su ve toz geçirmeyen hem akıllı saat hem de kulaklık olarak kullanılabilen bir cihaz üretti.

Akıllı saat ve kulaklık olarak kullanılabilecek talkband B1 ismindeki bu cihaz üzerindeki ekranı ve kola takılan aparatı sayesinde bir akıllı saat iken, bu aparattan çıkartılıp kulağa takılan bluetooth bir kulaklık olma özelliğine de sahip. Şu an için sadece Huawei marka telefonlar ve Android işletim sistemli telefonlarla uyumlu olan bu 1.4 inç OLED ekranlı cihaza gelecek olan bir güncelleme ile iOS ve Windows Phone ile bağlanabilme özelliği de gelmesi bekleniyor.

Huawei Akıllı Saat Ve Kulaklık Fiyatı

Huawei’nin akıllı saat ve kulaklık olarak kullanılabilen bu cihazın fiyatı ise 99 Euro.

 

Huawei Akıllı Saat Ve Kulaklık Resimleri

 

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/huawei-akilli-saat-ve-kulaklik-76412/feed/ 1
Gear Fit Nedir? Ne İşe Yarar? Ve Nasıl Kullanılır? http://bilgisayarkurtu.com/gear-fit-nedir-ne-ise-yarar-ve-nasil-kullanilir-76394/ http://bilgisayarkurtu.com/gear-fit-nedir-ne-ise-yarar-ve-nasil-kullanilir-76394/#respond Tue, 25 Feb 2014 15:59:49 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76394 Samsung Gear Fit Özellikleri Nelerdir? Hakkında Bilmek İstedikleriniz Ve Tanıtımı

Artık spor yapmak daha zevkli bir hal alacağa benzer özellikle samsungun gear fiti tanıtımından sonra yerinde durabilene aşk olsun.

Barcelona’da düzenlenen MWC 2014 etkinliğinde sporculara rehber olacak ”Gear Fit” Samsung tarafından tanıtıldı.

432×128 çözünürlüğündeki 1.8 inç kavisli Super AMOLED bir ekran teknolojisiyle karşımıza çıkan Gear Fit, yalnızca 27 gram ağırlığa sahip. Sağlık durumunu sürekli kontrol altında tutmaya çalışanlar için geliştirilen Gear Fit’de Adım Sayar, Kronometre, Kalp Ritim Analizi, Egzersiz Takipçisi ve Kondüsyon Rehberi gibi özellikler bulunuyor.

Android temelleri kullanılarak programlanan giyilebilir cihazın, 20’e yakın Android işletim sistemi akıllı cihaz ile uyumlu olacağı paylaşıldı. Arama ve gelen mesajları hızlı okumaya imkan tanıyan Gear Fit, batarya süresi olarak ise 3-4 gün yetebilecek şekilde donatılmış. Cihazın nisan ayında dünya çapında tüm teknoloji pazarlarında satışa sunulması bekleniliyor.

Gear Fit Resimleri

 

 

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/gear-fit-nedir-ne-ise-yarar-ve-nasil-kullanilir-76394/feed/ 0
Laptoplarda Klavye ve Mouse Pad Sorunları Ve Çözümleri http://bilgisayarkurtu.com/laptoplarda-klavye-ve-mouse-pad-sorunlari-ve-cozumleri-76366/ http://bilgisayarkurtu.com/laptoplarda-klavye-ve-mouse-pad-sorunlari-ve-cozumleri-76366/#respond Tue, 25 Feb 2014 14:51:53 +0000 http://bilgisayarkurtu.com/?p=76366 Dizüstü bilgisayarlarda Klavye ve Mouse Pad sorunları

Dizüstü bilgisayarlarda diğer donanım birimlerinde olduğu gibi klavye ve fare sabit şekildedir. Klavyede oluşan bir sorunda klavye değiştirilebilirken, Mouse Pad değiştirilemez. Bunun yerine harici klavye veya Mouse tercih edilebilir.

Klavyenin arızalanması durumunda;

– Şarj cihazının bilgisayarla bağlantısını kesiniz.

– Bataryayı çıkartınız.

– Klavyeyi kasadan sökünüz.

Klavyenin sökülmesi

– Klavye bağlantı kablolarını sökünüz.

Klavye balantı kablolarının sökülmesi

– Klavyeyi yenisi ile değiştiriniz.

Klavyenin değiştirilmesi

Klavye üzerinde tuşlardan biri veya birkaçı yerinden çıkmışsa;

– Bilgisayarı kapatınız.

– Yerinden çıkan tuşun tutucularını yerine takın.

Yerinden çıkmış klavye tuşları

– Klavye tuşunu yerine takınız.

– Tuş tırnakları ya da tutucular kırılmış ise yenisiyle değiştiriniz.

– Hasarlı tuşların sayısı fazla ise klavyeyi değiştirmek daha mantıklı olacaktır.

 

Dizüstü bilgisayarlarda en çok karşılaşılan sorunlardan birisi de klavye üzerine sıvı dökülmesidir. Böyle bir durumda;

– Şarj cihazının bilgisayarla bağlantısını kesiniz.

– Bataryayı çıkartınız.

– Bilgisayar kasasını açınız.

– Tüm donanım birimlerini sökünüz ve temizleyiniz.

– Donanım birimlerini yerine takınız.

Donanım birimlerinin temizlenmesi

 

]]>
http://bilgisayarkurtu.com/laptoplarda-klavye-ve-mouse-pad-sorunlari-ve-cozumleri-76366/feed/ 0